21 Şubat 2013
İş dünyasında sadece mavi yakalı işçilerin üretkenliğini değil, toplam işgücü içindeki oranı giderek yükselen, bilgi işçilerinin/beyaz yakalıların üretkenliğini artırmak, güncel bir önem arz ediyor. Hal böyle iken, maalesef ülkemizde de gelişmiş ülkelerde olduğu gibi, özellikle bilgi işçilerinin üretkenliği, üretim işçilerinin oldukça gerisinde. Bu konudaki başarısızlığın nedenleri üzerinde durmanın yararlı olacağına inanıyorum.
Bilgi işçileri, 2001 krizine kadar diğer işçilerden avantajlı bir konumdayken, giderek göreceli avantajlarını kaybetmeye ve yaşam standartlarında kayıplar yaşamaya başladı. Bilgi işçilerinin motivasyon ve üretkenliğinin artırılmasına öncelik verilmesi çok kritik. Halbuki, şirketlerde özellikle kârlılık düşüşleriyle birlikte başvurulan çözümlere göz attığımızda oldukça çelişkili bir durumla karşılaşabiliriz. Bu dönemlerde, hummalı bir şekilde tasarruf önlemleri başlatılır. Ve kısa zamanda kantarın topuzu kaçar, tasarruf şampiyonu olma hevesindeki bazı üst ve orta düzey yöneticiler sineğin yağını çıkarmaya başlar. Ancak bu tür küçük çaplı tasarruflar şirket içinde ciddi sosyal gerilimlere yol açabilir. Alenen tepkiler ortaya koyulabildiği gibi, daha da vahim bir şekilde tepkiler içten içe yaşanabilir. Tasarruf hedeflenirken, hiç hesapta olmayan bir üretkenlik kaybı ve tepkisel bir isteksizlik yaratılmış olabilir.
Özel dönemlerde başlatılan tasarruf çalışmaları, maalesef normal hayata geçildiğinde de sürdürülebiliyor. Şirket başkanları yaratılan mutsuzluğu görebilmeli, kraldan çok kralcı yöneticilerinin şirkete tasarruf yerine zarar getiren bu inisiyatiflerini durdurmalı. Çalışanlarının gönülden çalışmalarını istiyorlarsa, sadece zor günlerde başvurulabilecek bu tür uygulamalara ilişkin fırsat maliyetini de ciddi bir şekilde sorgulamalılar.
Günümüzde aşırı/dengesiz iş yükü, hiyerarşik ilişkiler, sorunlu iş arkadaşları vb. nedenlere bağlı stres nedeniyle oluşan üretkenlik kayıpları, tahminlerin çok üstünde gerçekleşebiliyor. Stresin kişinin sağlığına olumsuz yansımaları arasında, stresle başa çıkmak için kullanılan ilaç ve alkol tüketiminin artması, hatta bazı Batı ülkelerinde yaşanan stres sonucu intihar eğiliminin yaygınlaşmaya başlaması bizleri ciddi olarak düşündürmeli.
BÜLENT HASDEMİR
MSEARCH INAC
2013
Diğer yazıları görmek için tıklayınız