21 Şubat 2013
Türkiye’de çalışanların üçte ikisi ofisini beğenmezken, yönetimlerin bu konudaki tepkisizliğini de sorgulamakta yarar var. Ofisteki yerin çalışanın öz saygısını etkilediğini bilerek, kötü konumlanmış bir masanın kişiyi ne kadar olumsuz etkileyebileceğini öngörmek olasıdır. Ofis mekânlarının bulunduğu semtlerin kalabalığı ve çarpık yapılaşması kadar, akıllı binaların bazı özellikleri çalışanları giderek bezdiriyor. Kişi başına düşen yetersiz alana ilaveten, separatörlü/separatörsüz açık düzen içinde, sıkışık düzende çalışmayı zorunlu kılan ortamlar, gürültü kirliliği kadar oksijen ya da havalandırma yetersizliğiyle sürekli baş ağrısına neden olabiliyor. Aydınlatma yetersizliği/yanlışları çalışanlarda baş ağrısı, göz problemi ve strese yol açabiliyor. Bunlar yetmezmiş gibi, akıllı ofis kiralarının artmasına koşut olarak çalışma alanları daha da daraltılıyor, üç katta çalışanlar iki, iki katta çalışanlar bir kata sığdırılmaya çalışılıyor. Çoğunluğu bilgi işçileri olan çalışanlar iş tatminini yitirebildikleri gibi, sağlıklı bireyler olarak sağlayacakları katma değeri de üretemiyor.
Yükselen eğilimlere uygun serbest giyim, esnek saat uygulaması, işyerinde eğlence vb. motivasyon artırıcı uygulamalardan önce, İK yetkilileri ve üst yönetimlere, bilgi işçileri için ofisteki genel yaşam ve çalışma koşullarını tekrar ele almalarını salık veririm. Başarı ile iş mutluluğu arasındaki bağı keşfedip, çalışanlarının mutluluğu ve üretkenliği için sağlıklı ve stres dozu azaltılmış bir iş ortamı yaratabilmenin yollarını belirlemekle işe başlayabilirler.
BÜLENT HASDEMİR
MSEARCH INAC
2013
Diğer yazıları görmek için tıklayınız